Takkeci İbrahim Çavuş Cami

Hemen hemen her gün önünden binlerce aracın geçtiği bu küçük cami metrobüs yolculuklarım esnasında dikkatimi çekti. Küçük denilebilecek mimari yapısı, özellikle gece tek minaresi ile ışıl ışıl oluşu içimi ayrı bir ısıttı. Merak edip araştırmaya başladıktan sonra rivayetler üzerinde çok ilginç bir hikâyesi olduğunu da öğrenmiş oldum. Takkeci İbrahim Çavuş Cami hakkında edindiğim bilgileri bir an önce sizlerle paylaşmak istedim.

Takkeci İbrahim Çavuş Cami Tarihçesi

İlginç hikâyesine başlamadan önce her yazımızda olduğu gibi kısaca tarihçesi ve banisi hakkında bilgileri paylaşacağım. 16. yy. mimari eseri olan bu caminin kitabesinde belirtildiği üzere banisi İbrahim Çavuştur. Caminin giriş kapısının üstündeki on iki mısralık kitabeden caminin 1591-92 yıllarında yapıldığı anlaşılmaktadır. 1830 yılında büyük bir bakım görmüş, son olarak da 2008 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilmiştir. 1985 yılında ise Vakıflar İdaresi tarafından yapılan çalışmalarda da mahfil tavan ve dikme ve kemerlerinde orijinal altın yaldızlı nakışlar bulunmuştur.

Takkeci İbrahim Çavuş Cami Mimari Yapısı

Takkeci İbrahim Ağa tarafından yaptırılan külliye cami, iki sebil, kuyu, hazîre ve sıbyan mektebi diye bilinen yapıdan oluşmaktadır. Kapısı üzerindeki mermer kitabeden caminin 1000 (1592), sebilin 1002 (1593-94) yılında inşa edildiği anlaşılmaktadır. Derviş Mehmed Paşa’nın inşa ettirdiği çeşme ise külliyeye eklenen son yapıdır. Ancak yapıların kimler tarafından inşa edildiği bilinmemektedir.

Takkeci İbrahim Ağa Camii, mütevazi boyutlarına karşın yapım tekniği ve hariminin zenginliği açısından önemli bir yapıdır. Benzer Osmanlı yapılarında açık biçimde gözlemlenemeyen bazı detaylara bu camide rahatça ulaşılabilmektedir. Meselâ caminin günümüze kadar gelmiş ahşap kubbeli mekânında özgün nitelikler muhafaza edilebilmiştir.

Külliyede biri cami avlusunun içinde, diğeri sebilin arkasında yer alan iki hazîre bulunmaktadır. Bunların dışında sebilin arkasındaki hazîrenin karşısında kime ait olduğu bilinmeyen iki mezar daha vardır. Avlunun içindeki hazîrede biri Takkeci İbrahim Ağa Camii şeyhi Ali Efendi’ye ait olmak üzere altı mezar görülmektedir. Sebilin arkasındaki hazîrede ise mezar taşı kaybolmuş bir mezarla İbrahim Ağa’nın ve oğlu Halil Çavuş’un sandukaları yer almaktadır.

Takkeci İbrahim Çavuş Cami Hikâyesi

Gelelim bu küçük caminin ilginç hikâyesine. Topkapı surlarının dibinde küçük bir kulübede yaşayan, geçimini namaz takkeleri (arakiye) örüp satarak sağlayan kendisi fakir gönlü zengin bir insan olan İbrahim Ağa’nın tek isteği bir cami yaptırmaktı. O bu hayalinden çevresindekilere bahsettikçe

‘’İbrahim Efendi, daha ekmeğini zor kazanıyorsun camiyi neyle yaptıracaksın?’’ derlermiş. Fakat o umudunu yitirmez, bu hayalinin gerçek olması için sürekli dua edermiş. Bir gece rüyasına giren bir aksakallı;

“‘Bağdat’a git, köprünün karşısında hurma ağacının altındaki asmada senin üç üzüm tanesi kısmetin vardır, onu al ye! İşte senin cami yaptırma hayalin de oradadır’’ der.

İbrahim Ağa önceleri rüyasına pek ehemmiyet vermez. Fakat bu rüya birkaç zaman daha tekrar eder. Elinde avucunda ne varsa satar, bulup buluşturur ve ilk kervan ile Bağdat’a gider. Rüyasında bahsedilen köprüyü bulur ve gözüne ilişen hurma ağacına sarılmış bir asmanın olgun bir salkımdan üç üzüm tanesi kopararak ağzına atar. Bu sırada yanına gelen bir ihtiyar;

– “Hayrola yolcu, nereden gelip nereye gidersin? Bağdat’a niçin geldin?” diye sorar.
–  İstanbul’dan  geliyorum.” Diye yanıt verir İbrahim Ağa.
– “Hayırdır İnşallah, geliş sebebin nedir?” diye sorunca başlarda cevap vermek istemeyen İbrahim Ağa ihtiyarın ısrarlarına dayanamaz ve rüyasını anlatır.

Rüya üzerine İstanbul’dan kalkıp Bağdat’a geldiğini duyan ihtiyar kahkahayı basar.

‘’Ne saf adammışsın be birader der. Ben üç seneden beri her gün aynı rüyayı görürüm ve bana ‘İstanbul’da Topkapı dışında Topçularda bir arakiyecinin evinin kömürlüğünün altında üç küp altın var. Git, aç, al!’ derler de yine ehemmiyet vermem. Sen üç üzüm tanesi için Bağdat’a gelmişsin, doğrusu pek saf adammışsın’’ der.

Arakiyeci İbrahim Ağa’nın gözünde sevinç şimşekleri çakar. Tarif edilen yer kendi kömürlüğünün ta kendisidir. Hemen ertesi gün yola çıkar ve İstanbul’a gelir. Kömürlüğü kazar, silme dolu üç küp altını bulur ve camiyi yaptırır. Böylece fani hayattaki en büyük hayalini Allah(c.c)’ın izni ile gerçekleştirmiş olur.

Takkeci İbrahim Çavuş Cami Ulaşım

İstanbul’un Topkapı semtinde sur dışında, E-5 çevreyoluna cephesi olan Topkapı Şehir Parkı içerisinde bulunan Takkeci İbrahim Ağa Cami’ne en kolay ulaşım Mertobüs iledir. Bayrampaşa durağında inerek Topkapı parkı istikametine doğru devam ederek ulaşım sağlayabilirsiniz.

5/5 - (1 Değerlendirme)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.